
Sümerler
yaklaşık 6 bin yıl önce gök cisimlerini gözlemleyerek bir yılı 360 eşit parçaya
bölmeyi başarmışlar. Yaptıkları takvime göre ekmişler, biçmişler, evlenmişler,
ölmüşler. Adamlar 6 bin yıl önce her sene 11 gün geriye gitmeyen bir takvim
yaratmışlar yani. Düşünün ki kolunuzda bir saat var ve saat her gün 11 dakika
geri kalıyor. Her yere geç kalıyorsunuz, zamanlı hiçbir işinize başlayıp
bitiremiyorsunuz ama o saat hala kolunuzda.
Niye? O saati size çok değerli Kudbettin amcanız hediye etmiş, manevi
değeri var. Hayatınızın içine sıçmış ama önemli değil…
O çağda yaşayan
her toplum gibi Sümerler için de tarım çok önemli, çünkü bereketli doğa ananın
verdikleri olmazsa yaşamak ve ticaret yapmak mümkün değil. Yani o yıllarda
buğday ve arpa altından daha değerli insanların hayatında. Doğa ana onlara göre
ilahi bir varlık ve her kış, onların inancına göre, ölüyor ve baharda tekrar diriliyor. Sümerler doğa ana
ölmeden önce son hasatı yaptıklarında onun için bir tören yapıyorlar. İşin bu
kısmı sanırım hepimize tanıdık gelecek. Bu tören yaklaşık olarak Aralık ayının
son haftası yapılıyor. Ana Tanrıcanın simgesi olan bir ağaç süsleniyor. Bu
ağacın dallarına, doğa ananın ne kadar bereketli ve kudretli olduğunu
simgeleyen çeşit çeşit, renk renk meyveler asılıyor. En tepeye de Tanrıcanın
gökyüzündeki yıldızını simgeleyen bir yıldız figürü yerleştiriliyor. Bu tören size
tanıdık geldi mi?
Bütün
dinler, kendinden önceki inanışların dalları üzerinde filizlendi. Yani inanış
tarihi 3 kitaplı peygamberle başlamadı.
İnsanlar bir şeylere inanmak için, “yaaa bi Peygamber gelse de biz de bi
şeylere inansak” falan demedi. Yeni gelenler, biz dükkanı yeni devraldık kardeş
diyip işe yeni patronla devam ettiler.
Yani Hacı
abi, senin 70 göbek sülalen daha portakalda vitamin değilken bu topraklarda
ağaç süsleniyordu ve insanlar bir güneş yılını senden daha iyi hesaplayabiliyordu. Sen bu kafayla devam et Hacı abi; Her yıl 11
gün geri giden Bayramlarını kutla ama, Peygamberinin niye her yıl 20 Nisan’da
doğduğunu hiç sorgulama tamam mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder