Kısa adamla,
trafik lambasının orada karşıdan karşıya geçmek için beklerken karşılaştım
bugün. Çevik bir hareketle dolmuştan indi ve “naaber?” dedi. Yılda üç,
bilemedin dört defa karşılaştığım biri olduğu için önce çıkaramadım, sonra
hatırlayıp “günaydın” dedim. Kısa adam 50 yaşlarında olduğundan ve 50 yıldır
kısalığa alıştığından hiç yadırgamadan kafasını kaldırıp minareye bakar gibi
gözümün içine baktı. 194 Santim olan boyumla,
onun dirseğimden az yukarıdaki
yüksekliği arasındaki büyük boşluk rahatsız ediyordu beni. Kısa adam,
kısalığının eksikliğini girişkenliğiyle kapatmaya çalışmış hep. Hayatı boyunca,
herkesle konuşacak bir konusu olmuş, herkese sırıtmış. 50 Yıl boyunca kısa
olmanın aslında bir avantaj, bir nimet olduğuna inandırmış kendini.
32 Saniye
boyunca ışığın yeşil olmasını bekledik. O arada bana işlerimin nasıl olduğunu,
evimden memnun olup olmadığımı, havanın bugün yağıp yağmayacağını sordu ve
cevaplarını büyük bir keyifle çekip aldı. En son 4 ay kadar önce gördüğüm kısa
adam, 32 Saniyede 4 aylık eksikliği kapatmıştı. Işığın yeşil olmasına 2 saniye
kala dayanamadı, yola atladı, hızlı hızlı karşıya geçti. Beraber yürüyeceğimiz
yol, toplasan 250 metre kadardı ama kısa adam, onunla görüşmeyeceğimizi bildiği
önümüzdeki 4 aydan da bir şeyler koparmaya çalışıyordu sanki. Taşlanmış mavi
kotu ve kısa kollu çizgili gömleği içinde yaylanarak yürürken bana eski işimin
ne kadar sıkıcı ve yorucu olduğunu anlattı. Ben “evet” dedim, o anlatmaya devam
etti. Kısa adam, kısalığıyla içine girdiği her kabın şeklini alan bir sıvı
gibiydi, konudan konuya atlıyordu. Ortak yolumuzun sonuna 150 metre kala, bana
onunla konuşmak istemeyeceğim bir konuda sohbet açmasın diye söylediği her şeyi
onaylamaya ve manasızca sırıtmaya başladım. Onunla karşılaşalı henüz 5-6 dakika
olmuştu ama şimdiden kısa adam hayatımı domine etmişti.
İşyerinin
olduğu binaya yaklaştıkça kısa adam sanki uzun bir yola gidecekmişim de bir
daha görüşemeyecekmişiz gibi bana öğütler vermeye, tanıdıklara selam söylemeye
falan başladı. Binaya 70 metre falan kaldı ama kısa adam hala bana sabah sporu yapmam gerektiğini anlatıp kaç kilo
olduğumu soruyordu. Ben son metreleri de geçiştirip kurtulmak için “ben
tartılara küsüm abi” gibi gardımı iyice düşüren ve beni iyice sakil yapan
laflar etmeye başlamıştım ki, kısa adam cevabımı beklemeden karşı kaldırıma
fırlayıp, gazete almak için bakkal doğru sekmeye başladı. Onu son gördüğümde,
karşı kaldırıma zıplarken “hadi iyi günler” diyordu. Hepsi 7-8 dakika kadar
sürmüştü. Uzaktan kısa adamın bakkalın çırağını domine etmesini seyredip hızlı
adımlarla uzaklaştım.
Kısa boylu biri olarak kısa boyluların ötekileştirildiğini düşündüm bu yazıyla. Hani geçen gün de Sırrı Süreyya Önder, ''1,5 metrelik boyuyla konuşuyor'' demişti. Tam da kürtlere ırkları nedeniyle yapılan bir ayrımcılıktan yakınan kişi, ne yazıkki kısa boyluluğun da bir değiştirilemez özellik olduğunu düşünememişti.
YanıtlaSilAçıkçası ben de sizinle bir trafik ışığında karşılaşıp samimiyet kurma patavatsızlığına düşmek istemem, çünkü galiba konuşma isteğimin kısa boyluluğumun kompleksini kapatmak isteğinden kaynaklandığını hemen anlayıvereceksiniz :)
Aynı tepkiyi bir kaç kişiden daha aldım. Sanırım bunda bir haklılık payı var. Fiziksel görünümü ile birilerini yargılamak hoş değil gerçekten, kaldı ki ben de Dünyanın en şekilli adamı değilim. Yazarken biraz gergindim galiba. Eleştiri için teşekkürler.
Sil