27 Ocak 2013 Pazar

Kısa adam


Kısa adamla, trafik lambasının orada karşıdan karşıya geçmek için beklerken karşılaştım bugün. Çevik bir hareketle dolmuştan indi ve “naaber?” dedi. Yılda üç, bilemedin dört defa karşılaştığım biri olduğu için önce çıkaramadım, sonra hatırlayıp “günaydın” dedim. Kısa adam 50 yaşlarında olduğundan ve 50 yıldır kısalığa alıştığından hiç yadırgamadan kafasını kaldırıp minareye bakar gibi gözümün içine baktı. 194 Santim olan boyumla,  onun  dirseğimden az yukarıdaki yüksekliği arasındaki büyük boşluk rahatsız ediyordu beni. Kısa adam, kısalığının eksikliğini girişkenliğiyle kapatmaya çalışmış hep. Hayatı boyunca, herkesle konuşacak bir konusu olmuş, herkese sırıtmış. 50 Yıl boyunca kısa olmanın aslında bir avantaj, bir nimet olduğuna inandırmış kendini.
32 Saniye boyunca ışığın yeşil olmasını bekledik. O arada bana işlerimin nasıl olduğunu, evimden memnun olup olmadığımı, havanın bugün yağıp yağmayacağını sordu ve cevaplarını büyük bir keyifle çekip aldı. En son 4 ay kadar önce gördüğüm kısa adam, 32 Saniyede 4 aylık eksikliği kapatmıştı. Işığın yeşil olmasına 2 saniye kala dayanamadı, yola atladı, hızlı hızlı karşıya geçti. Beraber yürüyeceğimiz yol, toplasan 250 metre kadardı ama kısa adam, onunla görüşmeyeceğimizi bildiği önümüzdeki 4 aydan da bir şeyler koparmaya çalışıyordu sanki. Taşlanmış mavi kotu ve kısa kollu çizgili gömleği içinde yaylanarak yürürken bana eski işimin ne kadar sıkıcı ve yorucu olduğunu anlattı. Ben “evet” dedim, o anlatmaya devam etti. Kısa adam, kısalığıyla içine girdiği her kabın şeklini alan bir sıvı gibiydi, konudan konuya atlıyordu. Ortak yolumuzun sonuna 150 metre kala, bana onunla konuşmak istemeyeceğim bir konuda sohbet açmasın diye söylediği her şeyi onaylamaya ve manasızca sırıtmaya başladım. Onunla karşılaşalı henüz 5-6 dakika olmuştu ama şimdiden kısa adam hayatımı domine etmişti.

İşyerinin olduğu binaya yaklaştıkça kısa adam sanki uzun bir yola gidecekmişim de bir daha görüşemeyecekmişiz gibi bana öğütler vermeye, tanıdıklara selam söylemeye falan başladı. Binaya 70 metre falan kaldı ama kısa adam hala bana sabah  sporu yapmam gerektiğini anlatıp kaç kilo olduğumu soruyordu. Ben son metreleri de geçiştirip kurtulmak için “ben tartılara küsüm abi” gibi gardımı iyice düşüren ve beni iyice sakil yapan laflar etmeye başlamıştım ki, kısa adam cevabımı beklemeden karşı kaldırıma fırlayıp, gazete almak için bakkal doğru sekmeye başladı. Onu son gördüğümde, karşı kaldırıma zıplarken “hadi iyi günler” diyordu. Hepsi 7-8 dakika kadar sürmüştü. Uzaktan kısa adamın bakkalın çırağını domine etmesini seyredip hızlı adımlarla uzaklaştım.

2 yorum:

  1. Kısa boylu biri olarak kısa boyluların ötekileştirildiğini düşündüm bu yazıyla. Hani geçen gün de Sırrı Süreyya Önder, ''1,5 metrelik boyuyla konuşuyor'' demişti. Tam da kürtlere ırkları nedeniyle yapılan bir ayrımcılıktan yakınan kişi, ne yazıkki kısa boyluluğun da bir değiştirilemez özellik olduğunu düşünememişti.
    Açıkçası ben de sizinle bir trafik ışığında karşılaşıp samimiyet kurma patavatsızlığına düşmek istemem, çünkü galiba konuşma isteğimin kısa boyluluğumun kompleksini kapatmak isteğinden kaynaklandığını hemen anlayıvereceksiniz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı tepkiyi bir kaç kişiden daha aldım. Sanırım bunda bir haklılık payı var. Fiziksel görünümü ile birilerini yargılamak hoş değil gerçekten, kaldı ki ben de Dünyanın en şekilli adamı değilim. Yazarken biraz gergindim galiba. Eleştiri için teşekkürler.

      Sil